29 Mart 2014 Cumartesi

Belge yoksa balık da yok


     Balık tutanların işini zorlaştıracak olan ‘belge’ uygulaması yürürlüğe girdi. Bundan böyle oltasını kapıp balık tutmaya gidecek olan herkes şartlarını yerine getirip belge edinmek zorunda. Galata köprüsünün simgesi haline gelen balık tutkunları, hobi için bile olsa belgesiz yakalandıkları anda külfetini ödemek zorunda kalacaklar. Para cezasını ödemek istemeyen temkinli vatandaşın yanı sıra bu işten bihaber olanların sayısı da azımsanamayacak durumda. Yasanın haklı bir uygulama olduğunu, bu şekilde bilinçli vatandaşın balık tutacağını savunanlar belgelerini çoktan almışlar bile. Bir de belgelerini almış olsalar da bu durumun devletin para kazanma siyaseti olduğunu düşünen ve “biz bu işten para kazanmıyoruz ki belge sahibi olalım” diye yakınanlar var. Bu sebepten birçok kez tartışmaların ve hatta kavgaların çıktığını söyleyen Galata Köprüsü’ndeki balıkçılar, “huzurumuzun kaçmasına ne gerek vardı?” diyerek şikayetlerini dile getirdiler. 
      Galata köprüsünde balık tutmaya gelen insanlar farklı farklı ama hepsi aynı şeyi söylüyor, balık tutmanın sıkıntılarından kendilerini uzaklaştırdığını düşünüyorlar. Peki böyle bir yasa ile bu hobiden vazgeçen vatandaş yok mu? Elbette var. Uzun zamandır buraya balık tutmaya gelen Semine Hanım, eskiden buraya daha rahat geldiğini, şimdi ne zaman ne olacağını bilmediği için tereddüt yaşadığını söylüyor. "Bu şekilde tamamen maddi çıkar uğruna bizim kendi imkanlarımızla yapabildiğimiz ve keyif aldığımız tek işi de kalıplara sığdırmaya çalışıyorlar. Balıkçılık da ayakkabı kutusuna girdi artık, halimiz yaman." diye ekliyor.





  Haber: Pervin Pak
  Montaj: Pervin Pak
 *Katkılarından ötürü Ezgi Kökten'e teşekkürler.


19 Mart 2014 Çarşamba

     Emekçinin hası; sokak çalışanları



     İstanbul’un en hareketli semtlerinden Taksim, sokak kültürünü başarıyla yaşatmaya devam ediyor. Taksim’de vakit geçiren insanlar bir zaman sonra sokak kültürünü benimsiyor ve buradaki hayata uyum sağlıyor. Kendilerini sokakta da rahat hissetmeye başlayan vatandaşlar, sokakta eğlenmeye, dinlenmeye, geçimlerini sokaktan sağlamaya başlıyor.

     Sokakta müzik var


İstiklal Caddesinde sokak çalgıcıları
   İstiklal Caddesini mesken tutan sokak müzisyenleri taksim sokak kültürünün olmazsa olmazlarından biri. Eline –ne kadar icra edebildiği önemli değil- enstrümanını alan kendini rahat hissettiği bir köşede müziğini yapıyor. Kimi zaman eğlence amaçlı olan bu durum bazı insanların ailelerini geçindirmesine katkıda bulunuyor. Enstrüman kaplarını, şapkalarını önlerine koyan sokak müzisyenleri caddede yürüyenlerin bıraktıkları paralarla bu eğlenceye farklı bir boyut kazandırmış oluyor.
İstiklal Caddesinde sokak çalgıcısı
     Dört çocuk babası bir sokak müzisyeni, çocuklarını bu işten kazandığı gelirle okutuyor ve ailesine bu şekilde bakabiliyor. Taksim’de dolaşan öğrencilerin, çalışanların, turistlerin ilgi gösterdiği ve artık İstiklal Caddesinin simgesi haline gelmiş bu insanlar, geçimlerini sokaktan sağlıyorlar. 
Bazen de arkadaşlarıyla eğlenmeye çıkan müzisyenlerin, hayatlarına renk katmak adına enstrüman çalış bağıra çağıra şarkılar söylemeleri caddeyi daha renkli hale getiriyor. İstiklal Caddesinin kalabalığından ve hareketliliğinden faydalanan sokak müzisyenleri, vatandaşın her ne olursa olsun müziğe ve sanata duyduğu saygıdan hayli memnun. 


İstiklal Caddesinde sokak çalgıcıları, hem çalıp hem eğleniyorlar

     Gece geç saatlerde alkolü fazla kaçıran insanların tacizleri dışında bu işte çok büyük zorluk yaşamadıklarını belirten bu insanlar durumu şöyle özetliyor; “Bizim ikinci yuvamız taksim sokakları, burada kendimizi rahat hissederek çalışıyoruz ve aynı zamanda eğleniyoruz. Başlangıçta zor görünse de alıştıkça bırakılamayan bir iş sokak müzisyenliği. Patron derdi yok, müşteri derdi  yok. Dinlemek istemeyen dinlemiyor, bazı insanlar da oturup bizimle beraber şarkılar söylüyor. İstiklal Caddesinin ve Taksim sokaklarının elverişli ortamlarıyla bu kültürü yaşamak bizleri de çok fazla mutlu ediyor. Ufak tefek sıkıntılar yaşıyoruz ama sokak müzisyenliğini bırakmamız çok zor.”

     Küçük tezgahlar, büyük hayatlar


İstiklal Caddesinde midye ve kestane satıcısı
    Taksim sokaklarının olmazsa olmazlarından biri de sokak satıcıları. Gece vakitleri Taksim’de eğlenmeye çıkan insanların birçoğu midye dolma yemeden geceyi bitirmezler. Neredeyse her sokak başına tezgah kuran midyeciler sokak satıcılarından asla bir şey yemem diyen insanları da kandırıyor. Midye dolma tezgahlarının başına toplanan cadde insanı bu lezzetin ve keyfin başka hiçbir şeyde olmadığını söylüyorlar. Fiyatıyla, lezzetiyle ve samimi atmosferiyle midye kültürü İstiklal Caddesinde önemli bir yer kaplıyor. 


İstiklal Caddesinde kestane satıcısı
   Sokaktaki rahatlıktan faydalanan bir diğer tezgah ise kestane tezgahları. Taksim sokaklarını mis gibi köz kokusuna bulayan bu tezgahlar, Beyoğlu sokaklarını bir başka havaya bürüyor. Geçimini bu işten sağlayan sokak satıcıları, İstiklal Caddesindeki kalabalığın işlerine çok fazla katkıda bulunduğunu dile getiriyor. Sokakta eğlenme kültürünün Taksim sokaklarında yaygın olmasının günlük hasılatlarına ve ayakta durmalarına katkıda bulunduğunu söylüyorlar. Gecesiyle gündüzüyle dişini tırnağına takarak ve hava şartlarına aldırış etmeden çalışıyorlar. 

İstiklal Caddesinde Milli Piyango satıcısı

     Milli piyango bileti satıcıları, simitçiler istiklal caddesinin mihenk taşlarından. Sokaktan kazandıklarıyla hayatlarını idame ettiren bu insanlar için Beyoğlu bambaşka bir dünya, bir çıkış yolu...


İstiklal Caddesinde gitar çalıp, türkü söyleyen Fatma Teyze
    Gitar çalıp şarkı söyleyen Fatma Teyze, "İstiklal caddesi olmazsa biz de olmazdık. İnsanlar bizi seviyor ve bize yardımcı oluyor" diyerek sokaktaki hayatından memnuniyetini dile getirdi.

       Haber: Pervin PAK
       Fotoğraflar: Pervin PAK

12 Mart 2014 Çarşamba

    Beyoğlu Esnafı: "Mağduruz!"

   

     Türkiye'de fikirlerini dile getirmek için seslerini duyurmak isteyen vatandaşlar, yaptıkları eylemlerle son zamanlarda esnaftan geçer not almıyor. Özellikle, Beyoğlu İstiklal Caddesinde meydana gelen bu eylemlerden mağdur olduklarını iddia eden Beyoğlu esnafı, Gezi Parkı Olayları başta olmak üzere İstiklal Caddesinde yapılan eylemlerin iş yerlerini sıkıntıya sokmasından hayli şikayetçi. Gezi Parkı olaylarından sonra hergün eylemlerle kepenklerini indirmek zorunda kaldıklarını söyleyen esnaf vatandaş, bu durumdan en çok kendilerinin yara aldığını dile getiriyor. Zaman zaman polisin de müdahalesiyle dükkanlarını kapatmak zorunda kalan esnaf Beyoğlu'nda zor zamanlar yaşıyor. Eskiye nazaran işlerinin yarı yarıya düştüğünden yakınan Beyoğlu esnafı, bu durumun çözümünün devlette ve vatandaşta olduğunu ve olayların yalnızca uzlaşma ile son bulacağını savunuyor. 




     İstanbul'un en kalabalık Caddelerinden biri olan İstiklal Caddesi son zamanlarda, eğlence hayatının aksine eylemlerle adından sıkça söz ettiriyor. Her yaştan ve her fikirden insanın bir araya gelerek seslerini yükseltmesiyle başlayan eylemler polislerle karşı karşıya gelinmesiyle son buluyor. Bu durumdan şikayetçi olan işletme sahipleri ve esnaf ise olayların sona ermesini iple çekiyor. Taksim'de Gezi Olayları'ndan sonra iyice kızışan bu ortamın daha ne kadar süreceği, eylemlerin ne ile sonuçlanacağı ise merak konusu.
   
      Haber: Pervin Pak
        Fotoğraf: Pervin Pak
        Video-Montaj: Pervin Pak









8 Mart 2014 Cumartesi

    

    Beyoğlu'nun korkulu yüzü

     İstanbul'un göbeği diye anılan Beyoğlu, son dönemlerde ailelerin korkulu rüyası... Vatandaşlar çocuklarını, eşlerini Beyoğlu sokaklarına gönderirken iki kere düşünüyorlar. Eğlenceli yüzüyle hatırlanan Taksim dışarıdan bakıldığında herhangi bir semtten daha farklı değil ancak bu semtle haşır neşir olunduğunda Taksim'in diğer yüzüyle tanışmak da muhtemel. 


Beyoğlu/Taksim İstiklal Caddesi

   Beyoğlu'nda yaşamın iki yüzü var. İstanbul'da yaşayanlar Taksim'de bulunmanın zorluklarından yakınıyorlar. Dilencilerin, şarapçıların, sokakta yaşayan saldırgan insanların kol gezdiği Taksim'de, neden bir türlü müdahalede bulunulmadığını merak ediyorlar. Çünkü Taksim'in ruhunu seven insanlar, bu semtle bütün olmuş insanlar bile bu korkularından dolayı Taksim'den uzak kalmak zorunda olduklarını biliyorlar. Çocuklarını bu çevrede okula gönderen aileler de "Başına bir şey gelir mi?" korkusuyla hop oturup hop kalkıyorlar.
   



  
    
    İstanbul'un en kalabalık caddesi sayılan İstiklal Caddesi ve Taksim'in arka sokaklarında yaşamlarını sürdüren zararlı madde bağımlıları, dilenciler ve yan kesiciler semt sakinlerinin ve ziyaretçilerinin korkmasına sebep oluyor. Aslında her an her yerde olabilecek diye düşünülen bu insanlar, Taksim'in rahat ve çeşit çeşit insanın bir arada olabilmesi özelliğinin de etkisiyle adeta Beyoğlu'nu mesken tutmuş oluyorlar. Özellikle İstiklal caddesinde tehlike unsuru olan alkolik insanlar, evsizler ve bağımlılar gece hayatının yanı sıra gündüz vakitleri de korkulu anlar yaşanmasına sebep oluyor. Eğlenmek için, iş için ya da farklı bir sebepten yolu Beyoğlu'na düşen insanların ortak bir endişeşi var; "Ya başıma bir şey gelirse?"
Zararlı madde bağımlısı
Taksim'deki eğlence mekanlarının kapılarında insanlardan para isteyen ve hatta para alamadığında insanları zor duruma düşürebilen çocuklar konuçlanmış oluyor. Vatandaşlar bazen para vereyim de kurtulayım diye düşünseler de sayıca çok olan Taksim dilencileri eğlencelerine gölge düşürebiliyor. Bu durum sabah vakitlerinde de yaşanabiliyor ve bu sebepten aileler çocuklarını taksim sokaklarına gönderirken ciddi korkular yaşıyorlar. Beyoğlu esnafının da bu dertten muzdarip olduğu ortada. İşlerini yapmaya çalışan esnaf, iş yerleri ve müşterileri için tehlike unsuru olan dilencilere müdahale edilmeyişinden yakınıyor. Sosyal güvencesi, kalacak yerleri olmayan bu insanlar büyük tehlike unsuru olabiliyorlar. Özellikle gece hayatının karanlık anlarında sokakta yürümek oldukça zor. Taksim'de yaşayan insanlar sa evlerinde bile rahat olamadıklarını, istedikleri anda bakkala bile çıkamadıklarını söylüyorlar.


"Bir çorba parası versene..."

Taksim'in arka sokaklarında bir şarapçı
     Beyoğlu'nun korkulu yanlarından bir diğeri de sokakta yaşayan bağımlı insanlar. Alkol veya zararlı madde bağımlılarının Beyoğlu sokaklarında bilinçleri kapalı bir şekilde insanlara zarar verme riski de vatandaşı Beyoğlu'na karşı temkinli olmaya zorluyor. Bazen yolunu uzatan, bazen işinin vaktini değiştirenler bu insanlardan gelebilecek muhtemel saldırıları düşünerek hareket ediyorlar. Özellikle Taksim Balo sokak çevresinde sıkça rastlanan bu insanlar "yemek yiyeceğim" diye istedikleri parayı alkole veya zararlı maddelere veriyorlar. Sokaklarda rahatça dolaşan bu insanlar gasp, şiddet gibi olaylarla gündeme gelerek insanların Beyoğlu sokaklarında rahatça dolaşmalarına engel oluyorlar. Anne ve babalar çocuklarının başına bir şey gelmesinden endişe duymaları çocukları durdurmasa da aile içersinde de büyük sorunlara yol açabiliyor. 
    Bugün her sokak başında güvenlik görevlilerinin bulunmasına rağmen, tehlike saçan bu insanlara kimse müdahale etmiyor. Taksim'de uzun süredir mekan işletmeciliği yapan Elhamra bar işletmecileri de kapılarına gelip para isteyen ya da müşterilerini rahatsız eden insanlara müdahale ettiklerinde olay yaşamaktan çekindiklerini dile getiriyorlar. Daha önce bu tarz bir olay yaşadıklarını belirten işletmeciler "Artık daha temkinli davranmaya çalışıyoruz ama içimizde hep bir kuşku var. Çünkü Taksim'in ortamı iyice kötüye gidiyor, sokaklar korku saçan insanlarla dolu, insanlar bu korkudan mekandan erken saatte ayrılmaya çalışıyor ve bu durum ister istemez bizim de işlerimize yansıyor." diyerek endişelerini anlatıyorlar. İnsanlar Taksim'in sokaklarında çoğu zaman korkuyla yürüyorlar.

    Haber: Pervin Pak