29 Mayıs 2014 Perşembe


'Gezi Partisi'

    Gezi parkında başlayan ve sonrasında tüm ülkeye yayılan direnişe sahip çıkan bir siyasi parti oluşumu. Ama diğerlerinden biraz farklı, lider; partiye mensup herkes, bu da gezi ruhunu yansıtmakta hayli başarılı bir seçim olmuş.                                                                                                                                               

  

Haber: Pervin Pak                                                                                                                                    Düzenleme: Pervin Pak                                                                                                                              

Vur patlasın çal oynasın

    Gece dışarı çıkmaya karar verenlerin seçeneklerinin başında Beyoğlu yer alıyor. Eğlence aleminin en hareketli olduğu noktalardan biri olan Taksim, her türlü eğlence tarzını içinde barındırıyor. Bu sebeptendir ki özellikle cuma ve cumartesi geceleri Taksim'in sokaklarında yürüyebilmek hayli zor. Peki nedir Taksim'i
eğlence sektöründe bu kadar önde tutan? Tabii ki fiyatları başta geliyor. Taksim'e her kesimden insan gönül rahatlığıyla eğlenmeye gidebiliyor. Bütçelerini sarsmadan, birçok seçenek arasından kendilerine uygun olanı seçebileceklerini bilen vatandaş ilk fırsatta soluğu Taksim'in eğlence mekanlarında alıyor. Özellikle canlı müzik konusunda hemen her sokakta bir faaliyet söz konusu. Türkü dinleyip ruhu dinlendirmenin yanı sıra pop müzik yapan mekanlarla stres de atılabiliyor.
Taksim'de uzun senelerdir faaliyet gösteren mekanların yanında yeni açılan mekanlar da insanların gözdesi olma yolunda. Beyoğlu eğlenceleri gecenin ilerleyen saatlerine kadar devam ederken eğlenmeye gelenler sokakta da eğlenmeyi sürdürüyorlar.

Biber gazı onları da etkilemiş

Arkadaş ortamıyla birlikte eğlenmeye çıkan herkes muhakkak Balo Sokağa, ya da barlar sokağına (büyükparmakkapı sokak) uğruyor. Bütçesi kısıtlı olan öğrenciler de önce arka sokaklarda dışarıda eğlenip daha sonra mekanlara giriyorlar. Taksim eğlencelerinin vazgeçilmezi olan meyhaneleri ise fasıl ekibi ve müdavimleriyle sokaktan geçen herkesi eğlenmeye teşvik ediyor.

    Taksim her türlü gösteriye kucak açan bir semt. Fakat bu gösterilerin ve yürüyüşlerin eğlence sektörünü de sekteye uğratması kaçınılmaz oluyor. Özellikle yürüyüş yapıldığında İstiklal Caddesi'nde bulunan eğlence mekanları, canlı müzik yapmaya ara vermek zorunda kalıyorlar. Göstericilerden tepki gördüklerini iddia eden müzisyenler, sahnedeyken sert uyarılara maruz kaldıklarını söylüyorlar. Son zamanlarda gösterilerin değişmeyen unsuru haline gelen biber gazı, Taksim eğlence sektörünün düzenini alt üst etmiş.
Eğlencenin doruk noktasında ve eylemlerle hiçbir ilgisi olmaması halinde biber gazına maruz kalan işletmecilerden biri, "İnsanlar özgürlükleri için yürüyorlar. Bu kadar güzel bir olayı biber gazıyla gölgeleyenler, kendilerinden başkasını düşünmüyorlar. Benim işlerim de çok kötü durumda, bir gün diğerini tutmuyor ama her eyleme katılmaya başladım. Sesimizin duyulması lazım." diyerek durumunu özetliyor. Alkole getirilen zam ve yasaklar da hayli etkiliyor eğlence sektörünü. Eskiden hergün dolu görebileceğimiz eğlence mekanları şimdilerde siyasi meselelerin mağduru olmuş durumda. Canlı müzikten feragat eden ya da bütçeleri azaltmak adına ekip daraltan mekanlar da bu durumdan hayli şikayetçi. Müzisyenler 'Taksim'de eğlencenin kısıtlandığı bir İstanbul düşünsenize, ne acı...' diyerek durumun vahametini ortaya koyuyorlar.



Haber: Pervin Pak 
Düzenleme: Pervin Pak
Fotoğraflar: Pervin Pak

Tarlabaşı kentsel dönüşüm mağduru

     Geçtiğimiz yıl kentsel dönüşüm çerçevesinde revize edilmek üzere boşaltılan Tarlabaşı şimdilerde dozerlerle ve inşaat yapım ekipleriyle dolu. Yeniden canlandırmak ve daha yaşanabilir bir ortam sağlamak adı altında girişilen projenin birçok karşı çıkanı da olmadı değil. Evlerini yerine yapılacak binalarla kıyaslandığında cüzzi rakamlara satan vatandaşlardan bazıları bu durumu hiç tasvip etmese de zorunda bırakıldığını iddia ediyor. 

     Tarlabaşının namı çok iyi yayılmasa da, burada yaşayan insanlara söz hakkı verilmemesi semt sakinlerinin yanı sıra sokaktaki vatandaşı da derinden yaralıyor. İstanbul'da birçok ilçede kentsel dönüşümle yıkımlar yapılıyor. Sarıgöl, Sulukule gibi semtlerin sonrasında Tarlabaşı'nda da böyle bir projeye girişilmesi buralarda yaşayan insanları mağdur ediyor. Doğma büyüme bu semtlerde yaşayan insanların fikirlerine danışılmadan belli bir bütçe karşılığında buralardan uzaklaştırılması ve buradaki binaların yeni proje kapsamında yıkılması akıllara önemli bir soruyu getiriyor. 
   
Peki şimdi neredeler?


Tarlabaşı halkı şimdilerde nerede yaşıyorlar? Tarlabaşı kentsel dönüşüm projesi kapsamında taşınmak zorunda kalan Bülent amca durumu şöyle anlatıyor; "Ben 60 senedir Tarlabaşıda tek başıma yaşıyordum. Yalnızlığımı unutturan dostlarım, komşularım bugün apayrı yerlerde sürgün hayatı yaşıyorlar. Ben Taksim'in yukarsında bir yere yerleştim ama yine haftanın 4-5 günü akşamı burada ediyorum. Bizim alışmış olduğumuz bir düzenimiz ve kendi öz iradelerimiz vardı ve kimse bunları önemsemedi. Şimdilerde bir kitap okuyorum kitapta yakılan bir kasaba ve burayı terkettiği halde merak edip dönen kasabalılar var. Ben de Tarlabaşını böyle görüyorum. Bizim düzenimizi yakmadılar ama yıktılar." Tarlabaşı'ndaki bakkal dükkanında rastladığımız Bülent amca ve bakkal dükkanının sahibi kendi aralarında burayı o fotoğraftakiler gibi insanlarla doldurucaklarını ve bu insanları kendilerine tercih ettiklerini konuşmaya devam ettiler.
    Taksim'de birçok olaydan ötürü insanların korkmasına sebep olan Tarlabaşı sokaklarında köfte satan bir esnafsa bu projenin gerekli olduğunu savunuyor. Hırsızlık, kapkaç ve bu gibi birçok suçu içinde barındıran bu sokakların ancak bu şekilde temizleneceğini söyleyerek kararı doğru bulduğunu söylüyor.
Tarlabaşı sakinleri artık evlerine karşılık aldıkları parayla -yeter ya da yetmez bilinmez- buldukları bir düzene ayak uydurmaya çalışıyorlar. Tarlabaşıdan kopazmasalar da buradan vazgeçmiş durumdalar. 

 


Haber: Pervin Pak
Fotoğraflar: Pervin Pak
Düzenleme: Pervin Pak


Taksim'li turistler

    Yaz kapıya dayandı ve İstanbul'da turistler kendilerini göstermeye başladılar. Türkiyede yabancı turistlerin çoğunlukla geldiği ilkbahar ve yaz mevsimlerinde Beyoğlu'nun turistik yerleri de dolup taşıyor. Ekonomiye önemli katkısı bulunan yabancı turistlerin sadece yazlık mekanlarda değil İstanbul gibi şehirlerde de bazı birimler sayesinde de gelir kaynağı olarak görülüyorlar.

Yabancı turistlerin yaz aylarında öncelikli tercihi Antalya, Muğla, İzmir gibi tatil mekanlarının dışında İstanbul'un turistik mekanları da yer alıyor. İstanbul'da Taksim meydanından Galata'ya kadar uzanan yol boyunca birçok mekanda nüfusun çoğunluğunu Yabancı misafirlerin oluşturduğu gözlerden kaçmıyor. İstanbul'da yaşayan Türklerin birçoğu henüz bu turistik mekanları gezmemişken, yurt dışından gelen misafirler ikinciye, üçüncüye geliyorlar ve ilk günkü gibi heyecanla inceliyorlar. Bugün Çiçek pasajında, Balık pazarında, Taksim'in kiliselerinde (özellikle konumu sebebiyle sant antonio kilisesi), Galata kulesinde, Galata mevlevihanesinde, Aynalıkavak kasrında birçok yabancı turist dikkat çekiyor.
İstanbul'da yaşayan insanların çoğu buralara ya hiç gelmemiş ya da en fazla yoldan geçerken rastlamış oluyorlar. Bu ilgisizlikten mi yoksa imkanlarla alakalı mı sorusunun cevabı her ikisi de olsa gerek. Çünkü bu tarz yerlerde vakit geçirebilecek, buraları dolaşabilecek vakit sıkıntısı ya da maddi anlamda sıkıntı yaşayan insanlar olduğu gibi, Taksim'deki turistik mekanları merak etmeyen ve oldukça ilgisiz yaşayan insanlar da yok değil.

 "Kendi ülkemizde yabancı dilimizi geliştiriyoruz."


    Peki, bu kadar zengin ve görülmeye değer yerlerin ülke insanı tarafından merak edilmemesi doğru bir şey mi? Elde olanın bu konularda değeri bilinmiyor mu? Vatandaş bu konulardan oldukça dertli. Yabancı ülkelerde insanların kazançlarının bizim ülkemizde turistik gezi yapmayı karşıladığını ve Türkiye'deki insanların ayda bir kere böyle bir plan yapmayı bile mümkün kılmayan işlerde çalıştıklarını söylüyorlar. İş yerlerindeki mesai saatlerinden ve tatil günlerinden şikayet eden vatandaşlar, geçinme sıkıntısı düşünürken böyle konulara sıra gelmediğini dile getiriyorlar.
İstanbul'da artık her yerde turist çoğunluğu yaşanırken türk kültürünü türklerden daha fazla hissedebiliyor olmaları, türk vatandaşların canını sıkıyor. "Biz bu dünyaya çalışmaya gelmişiz diyen bir vatandaş, "Kendi ülkemizde yabancı dilimizi geliştiriyoruz. O kadar fazlalar." diyerek olaya bir ironiyle yaklaşıyor. Beyoğlu'nda yaşayan herkes etraftaki bütün tabelaların, menülerin yabancı dille yazılışının da turistlerin çoğunluk olmaya başladığının göstergelerinden biri durumundadır. Türkiye için ciddi bir ekonomik kaynak olan turistler, özellikle Galata mevlevihanesine ve Çiçek Pasajına uğramadan Taksim'den çıkmıyor. Taksim'i taksim yapan bu değerlerle birlikte uzun soluklu isim reklamı da yapılmış oluyor. Türkiye'de arap turistlerin çoğunlukta olduğu gözlerden kaçmıyor.


    Alışveriş yapmaktan keyif alan ve bu duruma sahip olan Araplar, mağaza işletmecileri tarafından dört gözle karşılanırken eğlence sektöründe aynı ilgiyi göremiyorlar.

Haber: Pervin Pak
Fotoğraflar: Pervin pak

23 Nisan 2014 Çarşamba


Bu yokuş müzik kokuyor


     Müzik her kültürde yer bulmuş bir sanat dalıdır. Müzik yapmak için gösterilmesi gereken uğraşın yanı sıra kaliteli müzik aletinden anlamak çok önemlidir. Türkiye’de müzik denince akla ilk gelen yerlerden biri de Beyoğlu’dur. Burada müziğin her türlüsüne rastlamak mümkün ve hatta mutlaktır. Sokakta, barlarda, konser salonlarında müziğin her türlüsü icra edilir. Peki müzisyenler enstrümanlarını nereden temin ediyorlar? Taksim Tünel müzik, aletleri satın almak için akla ilk gelen yerlerin başında yer alır. Müzisyenlerin en önemli parçası enstrümanlarıdır ve kendi istedikleri müzik aletine sahip olmak için çok fazla çaba sarfederler. El yapımı müzik aletleri, fabrikasyon ürünler, yurt dışından getirtilen ve burada satışa sunulan ürünleri Tünel’de bulmak müzisyenin işini oldukça kolaylaştırıyor.

Tünel meydanından Karaköy'e uzanan yokuş.


     Tünel meydanından başlayıp Karaköy’e kadar uzanan yokuşun her iki tarafını da müzik aleti satan dükkanlar oluşturur. İstanbul’daki müzisyenlerin senelerdir uğrak yeri burasıdır. Müzisyenlere sadece enstrüman satın almak değil, vitrin bakıp müzik aletlerini denemek bile yetebiliyor. İstanbul’daki yerli ve yabancı turistlerin de muhakkak uğradığı bu yokuş, her çeşit enstrümanı içinde barındırıyor.


"Gezi işimizi etkilemedi"


     Esnafının sıcaklığı, içtenliği ve sattığı her ürün hakkında derin bilgiye sahip olması buraya gelen insanların müdavim olmasına sebep oluyor. Kaliteli müzik aletleri, renk renk, çeşit çeşit modelleriyle aranılan müzik aletini burada bulmak zor değil.
El yapımı müzik aletleri bulmak da mümkün.
Taksim’in geneline yayılan Gezi olayları’nın kendi işlerine etki etmediğini dile getiren müzik marketi sahipleri, işlerinin sadece ekonomik olarak sekteye uğradığını, bunun da ticaret sektörünün her alanında karşılaşılabilecek bir olay olduğunu söylüyorlar. Genelde üniversite öğrencilerinin uğradığı bu dükkanlarda çok güzel dostluklar da yaşanıyor. Öğrencilik yıllarında gitarının sapını yaptırmak için uğradığı bir dükkanda
çalışmaya başlayıp sonrasında burayı satın alan bir vatandaş burayı; “Tünel yokuşu, bir kere bulaştığınızda elinizi çekemediğiniz bir bağımlılık gibi. Müzikle iç içe yaşamaktan keyif alan, müziği hissetmeyi seven herkes satın almasa da müzik aletlerini tanımak için bile uğramalı. Tünel İstanbul için çok değerli bir yer, Türkiye’deki müzisyenlerin çoğu da kıymet biliyor.” Diye açıklıyor.


Müzik mesafe tanımıyor



      İstanbul’da olan müzikseverlerin dışında Türkiye’nin her yerinden internet üzerinden de alışveriş yapılabiliyor. Tünel yokuşunun en önemli özelliklerinden biri de internet üzerinden alışveriş yapılabilmesi. Hemen her dükkanın kendine ait müdavimleri sayesinde isimlerinin internet aleminde yayılması sonucu, İstanbul’a gelmeden de güven duygusuyla alışveriş yapabiliyorlar.

Beyoğlu gibi ulaşımın sıkıntı olmadığı bir yerde olması Tünel yokuşunun müzik marketlerle dolup taşmasının sebeplerindendir. Buraya alışveriş yapmaya gelen insanların ortak bir sebebi var. ‘Kaliteli malzemeyi, birçok çeşidi içinde barındıran bu yokuş, müzik kokuyor. Ruhumuzu hoş tutuyor. Müzikle yaşamayı bilen herkes, enstrümanın en kalitelisine buradan ulaşabiliyor. Bu dükkanların içine girip enstrümanların kokusunu solumak bile yetiyor.” diye konuşan müşteriler, Tünel yokuşunun ayakta durmasında faydası olan en büyük etken. Turistlerin rağbet gösterdiği bu dükkanlar, ülke ekonomisine de büyük katkıda bulunuyor. Aranılan her müzik aletinin alıcısına ulaştırılması da satıcının sorumluluğunda. Şehir dışından sipariş edilen bir ürün için uzun araştırmalar yapmak yerine kendinizi buradaki müzik market sahiplerinin eline bıraktığınızda içiniz rahat edebiliyor
.Bu yüzden ağrı, Kars, Eskişehir'den de müşterilerinin olduğunu ve bu durumun kendilerini onore ettiğini dile getiriyorlar.






Haber: Pervin Pak
Fotoğraflar: Pervin Pak
Video Montaj: Pervin Pak
(*Katkılarından ötürü Esra Elmalı'ya teşekkürler)









17 Nisan 2014 Perşembe


                     Pazar fiyatına Beyoğlu pasajları


    Alışveriş yapmak boş zamanların en revaçta kurtarıcısıdır. Canı sıkılan herkes kendini sokaklara atıp, dükkan dükkan dolaşmayı çok sever. Peki ekonomik koşulları da zorlamadan alışveriş yapmak mümkün müdür? Beyoğlu'da seneleri devirmiş pasajlar, müşterilerinin yüzünü güldürüyor. Birbirinden farklı, ihraç fazlası ya da mağazalardan kalan sezon sonu kıyafetlerinin çok uygun fiyatlara satıldığı bu dükkanlar, vatandaşın cebine dost. Özellikle öğrencilerin tercih ettiği pasajların her kesimden ziyaretçisi mevcut. Fiyatların bütçelere uygun olması burayı ziyaret eden herkesin, bir daha gelmesini sağlıyor. Erkek müşterilerinden de müdavimleri olduğunu dile getiren pasaj insanları, buraları 'alışveriş cenneti' olarak adlandırıyor.




Haber: Pervin Pak
Fotoğraflar: Pervin Pak
Montaj: Pervin Pak


9 Nisan 2014 Çarşamba

 

  Tophane nargilecileri tarihe mi karışıyor?


    İstanbul'da nargile içmek isteyenlerin aklına ilk önce Tophane gelir. Seneleri devirmiş kafelerinin, nargile kültürüne etkisi yadsınamayacak kadar büyük. Taksim'den yokuş aşağı inildiğinde kolaylıkla bulunabilecek olan bu gözde mekanlar artık tarih oluyor.

    Tophane esnafına '28 Nisan tarihine kadar boşaltın' uyarısı geldi. Uzun senelerdir burada işletme sahibi olan mekanların, Galataport ihalesi kapsamında Doğuş Holding'in vereceği talimatla birlikte yıkımı gerçekleşecek. Peki bu mekanlar yıkıldıktan sonra Tophane çalışanları, müdavimleri ve bu bölgedeki işletme sahipleri ne yapacaklar? Bu hâle gelene kadar emek verip, çabalarının ekmeğini kazanmaya başladıkları sırada böyle bir yıkımla karşılaşmaları insanları şaşkına çevirmiş. Kimisi Tophane'nin yıkılacağından emin, kimi ise bu konuya inanmak bile istemiyor. Herkesin aklında tek bir soru var; "Biz ne olacağız?". Vatandaş bu durumdan bir hayli dertli. 
 


Tophane denince akıllara ilk önce 'nargile' gelir.

    Nargile kültürünün İstanbul'daki en popüler yeri olan Tophane, her yaştan ve her kesimden insanın uğrak noktası. Şehir hayatının stresinden arınmak, arkadaşlarıyla iyi vakit geçirmek isteyen insanların Tophane'de soluklanmaları tarihe mi karışıyor? Tophane kapatılırsa müdavimlerin buna tepkisi ne olacak? Bu kafelerde çalışan insanlar ve aileleri bu durumdan mağdur olacaklar mı? Taksim'in aşağısında bulunun ve sahile çok yakın konumuyla birçok holdingin gözbebeği durumunda olan Tophane, yapılan ihale sonucunda Doğuş holding'e devredildi. Nargile kafeleri kapatıp Karaköyden Tophaneye kadar ulaşan bir salı pazarı planı yapan Doğuş Holding yetkilileri, nargile kafelerin kapatılması gerektiğine dair bir ihbarname ile sahilin boşaltılmasını istiyor. Tophane'de simgeleşmiş olan kafelerin işletmecileri ve çalışanları ise ne olacaklarını bilmek istiyorlar.                                                   


   Henüz karar verilmedi mi?


    İşletmeciler, Karaköy’den Tophane’ye kadar uzanan 1200 metrelik sahil şeridini kapsayan İstanbul Salıpazarı Liman Sahası için yapılan ihaleyi 702 milyon dolarla kazanan Doğuş Holding'in tam olarak bir kararda bulunmadıklarını ve bu nargile mekanlarını boşaltmanın ve kapatmanın sanıldığı kadar kolay olmayacağını dile getirdiler. Roma Cafe İşletme Müdürü Cemal Bey, "Tophane'nin ne olacağı henüz belli değil. Boşaltılacağına dair haberler çıktı ama bu kadar kolay değil buradaki 15 mekanda 300 kişi çalışıyor.
Kafelerde çalışan 300'e yakın işçi, sonucun ne olacağını bekliyor.

    Zaten Doğuş Holding'den şimdilik bu yönde bir tebligat almadık. Bizim Ekim ayına kadar kontratımız var, bu tarihe kadar herhangi bir boşaltılma ve yıkım işlemi gerçekleşirse tazminatımızı alır çıkarız, Ekim'den sonrası içinse bizim avukatlarımız da devreye girer bu iş en az iki sene uzar. Hemen boşaltılma gibi bir şey söz konusu değil" diye konuştu.


   'Tophane'ye dokunma'

    Hayatının büyük bölümünü köz yaparak ve köz dağıtarak geçiren Hüseyin, karar verildikten sonra kimsenin müdahalede bulunamayacağını söylüyor. İstanbul'luların ve İstanbul'daki yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası olan Tophane nargilecileri, alternatif çözüm yolları arıyor.
Kaldırımın üst kısmında bulunan dürümcülere dokunulamıyor.

Tophane'deki yerlerinin devlete ait olduğunu söyleyen vatandaşlar, buradan gönderilmeleri koşulunda yeni işletmelerin alternatif olarak kendilerine sunulmasını istiyorlar. Müşterileriyle güleryüzlü bir şekilde ilgilenen personeliyle ve sıcak aile ortamıyla Tophane nargile kafelerin kapatılmasını buralarda vakit geçirmekten keyif alan müşteriler de istemiyor. İstanbul'un birçok yerinde bu tarz kafeler olsa da Tophane'nin bir kültür haline geldiğini dile getiren müşteriler, "Bu şehrin her yeri betonlaşmaya, sıcaklığını yitirmeye başladı. Biz nefes almak için yer aradığımızda bulamaz olduk. Sahil kenarları pahalı kafelerle, yalılarla dolu. Bıraksınlar Tophane de bize kalsın. Bari buraya dokunmasınlar." diye sitemde bulundular.






 
 Haber: Pervin Pak
 Video montaj: Pervin Pak
 Fotoğraflar: Pervin Pak
 (*Katkılarından ötürü Ezgi Kökten'e Teşekkürü borç biliriz.)